ŞAİRKULDAMAD
Ana Menü

Çevrimiçi Kullanıcılar
Çevrimiçi Ziyaretçiler: 1

Çevrimiçi Üyeler: 0

Toplam Üye Sayısı: 2
En Yeni Üye: Murat-yuksel

Bizi Takip Edin
Bizi şu ağlardan takip edebilirsiniz :

ŞAŞTIM KALDIM SENDE GEL NEME GEREK ELA GÖZLÜM MUAMMA GEL GÖR BENİ ARPALAR

Makale Hiyerarşisi
Makaleler ana sayfası » DENEMELER » FRANSA DA BİZ TÜRKLER,2

FRANSA DA BİZ TÜRKLER,2

2.Nesil                                   
            
    İkinci nesil gençler,Türkiye’de  kendi ayarlarında, kendi durumlarına göre bir yaşamları  vardı. Ulu orta yaşamaya çalışıyorlardı.Yaşı büyük olanlar Türkiyede okullara devam ederken eğitimlerini yarıda kesip Fransaya geldiler.Küçük olanlar doğruca Fransa okullarına  gitmeye  başladılar.Türkçe okuma yazmaları çok az veya hiç  yoktu.
   Ama bu Fransa’ya  gelir gelmez  onlarda babaları gibi bol paralı varlıklı dönemleri hayalliyorlardı.Oysaki ilk evvel  okumak yazmak yeni girdikleri bu Yad elde,dil öğrenmek sorununu kayda almayı  oluruna bıraktılar.Yalnız yaşı küçük olanlar okula gitmeye zorlamalarla yönlendiler. Ortamın getirdiği koşullarda sınıflarına devam ederken, daha   geleceğe hayaller kurmaya başlamışlardı bile.
  Bunların böyle başlaması ile sorunlar bitmiş görünmüyordu.Zira bazı yerleşim yerlerinde ki çoğunluklu Türkler gördüler ki,kendilerine  has bazı şeylerin noksan- lıklarını anlamaya başladılar.Tabii ki bunların başında din eğitimi  yoktu. İkinciye de Türkce eğitimi noksandı.Tam bir birlik beraberlik olmadığı gibi can alıcı bir bilişip tanışma dahi yoktu insanlarımız arasında.
   Hani önceleri kazanç derdinin önemini öne koyanlar,şimdi buraya getirdikleri ailelerin dertlerini daha çok anlamaya başlamışlardı.
  İşte  bunların farkını anlayan bazı  önder vatandaşlar buna bir hal çaresi düşünüp her yöre her mahale göre  insanları birliğe dirliğe davet etmeğe başladılar. Bu ön girişimler yerlerine bölgelerine  göre  değişiyordu.
   Bazı yerlerde iyi güzel bilinçli girişimler sayesinde  önemli dernekler kurulmaya başlanmıştı. Bunlar zaman içinde  çok önemli hamleler kat etmeği başarmış, vatandaşlara hizmet vermeyi  başlamıştı.
  Ama böyle dernekler önceleri parmakla sayılabilecek kadar az idi.Zira her yerleşim yerinde yeterli Türk vatandaşı olmuyordu.Bazı kesimler türlü sebeplerden de birleşip bir araya gelemiyorlardı.
   Kurulmuş dernekler,önce din işlerini ilk sıraya koyup,ibadet etme din  eğitimini düzenleme  en azından Türk toplumunu bir çatı altında toplamayı başarmıştı.
  Böyle Türk dernekleri birliğini sağladıktan sonra Türk konsolosluğu aracılığı ile bazı gerekli olan görevlileri de buluyordu.Türk diyanet işleri cami İmamını,  Türk milli eğitim   müşavirliği de öğretmen ihtiyacını karşılıyordu.
   Fransa’nın bazı bölgelerinde ekseri Türk toplumunun çoğunluk olduğu yerlerde her şey yolunda olduğu görülüyordu.Ama bu durumlar parmakla sayılır haldeydi.Bu da Türk toplumunun ancak dörtte biri denilebilirdi.
   Ya, bu dörtte üçü ne haldeydi.Kısacası dağınık bir haldelerdi.Aralarında birleşim  olamadı.Bir türlü birliği dirliği kuramadılar.Bu yad elde herkes başının çaresine bakıyordu.İşte bu gelişimler bu ikinci nesilin nelerden yoksun olduğunu gösteriyordu,ama bunlar birer gerçekti.
   Ayrıca burada değinilmesi acı olan bir başka  taraf vardı.Türk babanın  para  derdi  kazanç derdi gözünü gönlünü kaplamıştı.Her şeyi  para ile halledeceğini sanıyor veya umuyordu.Önceleri bu girişimde gayretli ve azimli idi.Ama sonraları,Hani “Alman gibi başlayıp,Türk gibi bitirmeyi” başardılar.
   Evdeki Türk hanımlarının  bir çoğu alt kesimin fertleriydi.Bir çoğunun okuması yazması bile yoktu. Eğitimin önemini bile fark edemiyorlardı.Bir çoğu evlatlarına karşı bir kayıtsızlık içindeydi.Çocuk yanımdan gitsinde  ne olursa olsun tihniyetini taşıyordu.Anne sorumluluğundan o kadar uzaktıkiler şaşmamak elde değildi.
  Bu sorunların bin türlüsü yaşanıyordu.Ama her aile  kendine has yakışanına önem veriyordu. Bu gelişimler yüzünden  bu ikinci nesil bir düzensizlik bir ayarsızlık içinde kala kalmıştı.Sanki  başı boşluluk onların   sevabı  olmuştu.
  Zamanın su gibi geçtiğinde  bazı acı gerçekler kendini göstermeğe başlamıştı.Öyle ailelerde  doğru dürüst eğitim görmüş bir genç yoktu. Bazı ailelerden çocuğun gayreti  olsa da ,verilen desteğin azlığı nedeniyle az bir tahsili ancak görmüştü. Acı gerçeğin su üstüne geleni ise ,parmakla sayılacak kadar Türk genci  tahsilli görmeyi başarmıştı.
  Bu gün bu zaman (kırk yıla yakın bir zaman için de.) İkinci Türk nesli hedefini bulmamış,yaşamını zorluklar için sürdürme gayreti içindedir.En başta ki sorunu bu gün böyle  yarına nasıl varacağım şüphesi, yarın ne olacığım  endişesi.Zira yarınları hep ümitsiz bir görüntü içinde görümektedir.
  İkinci nesilin dolu dizgin girmiş olduğu bu hayat yolu,onların azı hariç bir çoğunu  bilinçsizlik içinde koymaktadır.Zira bir yanda hayal gücü,bir yanda merak ettiği yeni teknikler bir yanda  bol kazanç  yapıp lüks bir yaşama arzusu,yetersiz  çalışma kendisinin başı boş olması,ve nerede bulduysa geçici oyalayıcı  işler de yarım kalması  dağılmasının ilk rolü oluyordu.Zira birinci nesilin veremediği beceremediği hizmetin,   bu gün basitce günahını evlatları çekiyordu.
   Birinci nesilin geldiği alemle bu günkü alemin fark durumu bu işleri böyle karıştırıp ortaya  koyuyordu.Yokluğun,yoksulluğun acısını çeken ve  bilen birinci nesil,hala korkak bir hayat sürmekteydi.Yarın gene aynı aynı hale düşermiyim  düşüncesine tabi gibiydi.Bu yüzden temkinli olmayı elden bırakmıyordu.Ama eline geçen fırsatları da bu temkinlilik duygusu altında çürütüp yaramaz hale sokuyor,bir yandan da evlatlarına vermesi gerekeni vermiyordu.Ve bir çok aile bu acıyı çekerken, bir toplum- da bu acılar altında bir nevi kendini arıyordu.

Yazar tinmaz - July 12 2014 2042 Okunma · Yazdır

Table 'sairkuldamaddb.fusion3t695_share_table' doesn't exist
Üye Girişi
Kullanıcı Adı

Parola



Parolanızı Mı Unuttunuz?
Buraya Tıklayın

En Son Makaleler
Ali Bayram
MANİLER
KÖROĞLAN
KORONA “ Covid-19”
GÜZELİM

Kısa Mesajlar
Mesaj göndermek için giriş yapmalısınız.

tinmaz
yazılmış 20 kitabım var yardımcı olacak bir yayın evi arıyorum.