ŞAİRKULDAMAD
Ana Menü

Çevrimiçi Kullanıcılar
Çevrimiçi Ziyaretçiler: 1

Çevrimiçi Üyeler: 0

Toplam Üye Sayısı: 2
En Yeni Üye: Murat-yuksel

Bizi Takip Edin
Bizi şu ağlardan takip edebilirsiniz :

NEME GEREK GEL GÖR BENİ ARPALAR MUAMMA SENDE GEL ELA GÖZLÜM ŞAŞTIM KALDIM

Makale Hiyerarşisi
Makaleler ana sayfası » DENEMELER » HACI OLMAK

HACI OLMAK


                                           


   Yüce Mevlamızın en büyük dünya Ahret  ikramlarından biri de  islam dini mensubu doğup, yaşamda  olmamızdır.Bu ikram dünyada ki her kula nasip olmayan bir  hal.
  İşte bunun değerini bilip anlamak  başarı sayılır. Bununla da bu dine mensup olan her kul,  Mevlasına şükretmeli, değerini iyi  bilmeli.                                           
Evet bu dünyaya islam dininin bir mensubu olarak müslüman yaşayan kullardan biri idim  “idik”.. Her müslüman kişinin ilk kabul edeceği şey de İslamın beş şartını kabul görüp ,ömrü boyunca bu islamın şartlarına   ilkelerine uyup, vaktine göre zamanına göre islamın şartlarını  eda etmesini bilmeli.Sanıyorum her mümin  insan da bunları bilmektedir.
   Ben ve ailem de mümin olmanın guruyla bu dünya rızkından rızıklananlardız.Yüce Mevlaya bin kez şükürler olsun ki,elimizin erip,dilimizin döndüğünce,ve ilmimizin ve bilgimizin dahilinde aklımızın erdiğince de   islamın şartlarını eda etmeğe çalışan, islam yolunda giden  kullardan idim,”idik”.
  Bu günkü halimle yaşamın çoğunu tüketmiş geride kalanı da hora geçer bir halde yaşamaya çalışanım. Elbette dünya ahvalinin eksisi artısı sağı solu bir yönüyle günlük yaşam içinde karşı karşıya idim.
      Elbette dünyada bir çok önemli değerli unsurlarla karşı karşıyayız.Birincisi  Allah- ın  ihsanı olan sıhhati idame ettirmek.Sıhhati sağlığı korumak.Yaşamın devamını sağlamak içinde öncelikle rızkımı”rızkımızı” helalinden  kazanmak.Hayatın gelişimi olan gerekimsimleri de yerli yerince yerine getirmek.İşte bunların arasında da islam dinimizi yaşayaıp  ibadetlerimizi  eda etmekti
   İşte bu dünya telaşında,her kulun kendi biçiminde hesabı kitabı vardır.Bu hesabı kitabı herkes kendi durumuna göre  hareket edip sıralamasını  yapar bitirmesini bilir.
         Ve zamanın su gibi geçişiyle hac farizamız bu yıllara kadar kalmıştı. İster ailem ister kendim bu noksanlığı an be an yaşıyorduk.Sanıyorum biraz da dünya temahı(!) veya biraz da zamanın gelişini değerlendirmek  uğruna  vazifemiz bu zamana kalmış olabilirdi.
   En önemlisi ne kadar emel niyet olursa olsun, nasip olmayınca olmuyormuş kaidesi başta geliyordu. Demek ki nasip bu yılmış  hac’ca gitme fırsatını yakaladık  ve gittik. Şükürler olsun.
    Ve her şeye göz yumup,her şeyi geriye atarak,İslamın beşinci  Farzın eda etmek için nasibe  niyete uyup  paçaları sıvadık. Bu nasibe de şükretmek gerekiyordu.
   Büyük milli kuruluşumuz olan diyanet gurubuyla yola revan olduk.Sevinçli mutlu olduğumuz kadar şaşkın ve korkaktık.Fazla bir ilmimizin olmadığı gibi bilgimizde yoktu. Madem ki  bu kutsal vazifeyi sırtlandık hakkını verip ,haccımızı dört dörtlük eda etmeliydik.Bunu başarmak için epeyce de bir caba harcanması gerektiğini de iyi biliyordum. Zira hac farizası İslamın beş şartının en zor olan ibadeti  idi.Hem madden hem de manen.Fakat her mümine Farz idi.
   Öncelikle Diyanetimizin verdiği klavuz kitablar ile yan kuruluşlardan tedarik ettiğim bir çok kitabın faydasını çok, ama çok gördüm.
   Ve bu kitablar ile yanımda ki hacı arkadaşlarımın tecrübelerini de bir nevi peşleyerek yoluna çıktığım  uzak bu diyardan”Telbiye”lerle tekbirlerle selavatı şeriflerle, önce vatanımıza ardından da hac diyarına erişmiş olduk.
   Şunu beyan edeyim ki,yıllarca bu görüntülü yayınlar sayesin de, veya gezmiş olduğum bir çok ülke görmemiz  sayesine fazla hayacanlanmamıştım  o memleket- te..Zaten buraya gelişimizin tek amacı,hac farizamızı eda edip,yerli yerince  ibadet etmekti.
   Elbette ki niyet edip yola revan olan her kul gibi  Hacı olmaya gelmiştim.Klavuz imamızın derin bilgi ve tecrübesiyle her şeye güzel başlamıştık.Evveli Umre,ardından bolca tavaf,ve say derken, boş zamanların ama nafile namazlarıyla  ama geçmiş ibadetlerle meşgul olmak,gelmemizin değerini artırıyor,bizede de bir nevi hırs veriyordu.
   Akşam dersinde İmamımız kısa bir temsili vardı.”Hani karanlıkta bir yere  lamba yakıp bıraktığında bu ışığa bir çok sinek kelebek börtü böcek üşüşüp ışığın çevresin de  durma dönerler.Döndükce de zayi olup giderler.Hacı adayları dikkat ediniz, sizlerde buraya Hacı olmaya geldiniz.Kör sinekler misali dönmek olmuyor.bilinçsiz dönmekle ibadetinizin eksik olduğunun bilincine varın ve ona göre ibadetlerinizi yerli yerince bilinçli yeterlice  yapınız” demişti.
    İşte yukarıda özetlemeye çalıştığım hallerin ışığında Hac’ca varıp,hacı olacak zamanı  ibadetlerle iç içe yaşarken de,Arafat’ta, o muhteşem duygular içinde, okunan  KUR’anı kerim, Terbiye’ler,  getirilen  salavatlar, Tekbirlerle,gönüllerin fışkırttığı  muazzam dualar eşliğinde hacı olduk. Dahası devamı olan Müjdelifede ki,muhteşem kalabalıkta yaşamak,müjdelife  vakfesinin ardından,huzur içinde mutluklu dolu bir halde yorgun bedenlerle büyük şeytanı taşlanmak  için “Cemerât”a uzun bir yolculuk etmek,o yorgunluğu hiçe sayarcasına atılan yedi taş,daha bir başka görevin ifası  olma sevincini veriyordu.Nihayet hacı olmuştuk.
   Bu şükürü otelimize dönüp  traş olup ıhramdan çıkınca daha bir  manevi yaşamla bir  başka yaşamıştık.Gözlerin yaşını silen yoktu.Ama gönüllerin coşkusu ortamı sarsıyordu o an. Huzur mutluluk  saadet  insanları gibi bizi de mest ediyordu.Hepimiz  Mevla’ya sarılmışlığın manevi sarhoşluğunu yaşıyorduk.
   Her şey dopdolu her şey çok ama çok iyi güzel.ibadetler, huşu dolu ibadetler.İster Mekke’de,ister Medine de,ister Cidde’de ve bu gün evimiz de.
   Fakat son hal hacı(!) kalmak. Hacı kalabilmak nasıl?.Hacılığın devamını  götürmek. Hacılığı bir ömür boyu zedelemeden taşıya bilmek. Açıklaması o kadar kolay.
  Zira bunda değinilecek öne sürülecek bir kural bir öneri var diyemiyorum.Sadec hacı kalmaklığı  enine boyuna,bir ömür boyu taşıyabilmek çok önemli.  Bunda da her insanın bir çok yönlü görüş ve düşüncesine saygı duyuyorum.Zira bu bir dünya ahvali,her gün her günden değişik gelmekte.
      Biliyorum ki,hacı kalabilmemi yaşamak için,öncelikle niçin hac’ca gittim,niçin hacı oldum duygularını unutmamam gerektiğine inanıyorum. Bir deyim vardır,”bedeni konya’da gönülü Hanya da”  olmadan  yaşamalıym. Gerçi bu misaller bu görüşler çoğaltılabilir.Ama doğru yolunda gidebilen bir hacı olmak çok güç bu devirde.  Başarmam için azimli gayretli  sabırlı bilinçli olmam yeterli sanıyorum.  Sadece ulu RAB’bime inandığım, O’nun yolunda hacı yaşayıp,;İslami bir hal içinde Müslüman ruhumu O’na teslim eylemek. Başarmanın en büyük safhası bu olsa gerek.
   Allah cümle müslüman kardeşlerimle Hac’cı,ve duaları kabul görüp makbul olanların zümresine bizleri de ilhak eylesin.   AMİN.............


                                                                                 15-12-2009  Orleans.


Yazar tinmaz - June 01 2014 2037 Okunma · Yazdır

Table 'sairkuldamaddb.fusion3t695_share_table' doesn't exist
Üye Girişi
Kullanıcı Adı

Parola



Parolanızı Mı Unuttunuz?
Buraya Tıklayın

En Son Makaleler
Ali Bayram
MANİLER
KÖROĞLAN
KORONA “ Covid-19”
GÜZELİM

Kısa Mesajlar
Mesaj göndermek için giriş yapmalısınız.

tinmaz
yazılmış 20 kitabım var yardımcı olacak bir yayın evi arıyorum.