GERİ DÖNÜŞÜM
Gönderen tinmaz - June 21 2017 21:23:08

  G E R İ         D Ö N Ü Ş Ü M           



    Gururumuz,onurumuz her zaman her an bu yaşam,  ömür boyu bizim en büyük manevi sermayemizdir. Zaten  yaşam içinde, gurur onur insanın en dirayetli olmasını sağlayan büyük güç kudret tekat.
  Ömrümüz ister kısa ister uzun olsun,hoşnutluk için de  yaşamayı ahdederiz. Kaderimiz iyi olsun acı olsun genede yaşam  onur  ve gururumuzdur.
   Yaşamımız da  bizler  için en büyük en değerli sermaye yaşamdır.  Yaşam boyu sağa sola yalpalasakta, salpalasakta  yaşamı sonuna kadar evirir çevirir hoş geçirmek için gene her türlü fedakarlığı yaparız. İmkanlarımızı en son dereceye kadar da götürmeye de  uğraş veririz.
Yaşamın   miadını  bilmesekte, yaşamımız bir gün sona ereceğini bilmekte- yiz. Zira bu yasa  bu kanun  yüce RAB'bimizin bir emri olmaktadır.
    O gün kahveden çıktık bir kaç arkadaş yolda yürürken,arkamızda  birisi, Benim için olsa gerek,
--  Yahu  emmi,bakıyorum da pantalonun paçaları yerleri süpürüyor. Yokmuy- du paçaları biraz daha yukarıdan yapma imkanı.
Döndüm bu hali söyleyene,
--  Vatandaş,ne sen sor ne ben söyleyeyim,deyip sözün kasilmesini sağla- mıştım.
           Biraz morelim bozulmuştu ama,söyleyen de doğrusunu söylüyordu.
 Bu kez yolda yürürken bende başladım yanımda ki  arkadaşların patalon paçalarına  arkadan  bakmaya.Gördüğüm kadarıyla bazı gençlerin patalon paçaları ayak ayarında ütülü ve pantalon dik duruyordu.Bazıları ise benim pantalon misali ya ayak üstüne iyice toplanmış,ya da yerleri süpürür bir hal almıştı.
Gençlerin pantalon  paçalarına baktığım da, hiç yapılmamıştı.Hepsi yerleri süpürüyor gibiydi. Zaten bütün gençlerin giydiği pantalonlar da kot pantalon- lardı. Nasıl satın aldıllarsa hiç el sürdürmeden öylece giymişler,yaşamlarına devam ediyorlardı.
   Sonra,aklım başıma gelmişti.Sahi benim pantalonun paçalarını kim yapmış- tı. Ne zaman yapılmıştı?. Boyu posu ne kadardı.Hem yanımda ki arkadşların arka görünüşünden pantalon paçalarını kontrol ediyordum,hem de kendi paçalarımın durumunu düşünüyordum.
   Bu durum benim kısacık aklımı kurcalamaya başladı. Zira bu patalonu yıllar önce almıştım.  Çok iyi biliyorum pantalonumun Paçalarını da hanımım, be- nim isteğime göre yapmıştı.Hatta hatırımda kaldığı kadar kalça kemiğimden topuk hizasına kadar yüz beş santimetre olmasını ben istemiştim.Ve buna göre de paçalarımı yapmıştı.Ee,şimdi neden niçin paçalarım yeri süpürüyor- du.
   O günden sonra aldı bir merak.Her şeyin benim arzuma göre yapılmış pantalon paçalarımın acaba neden bu gün, bu hale gelmişti.
   Sanki bütün işimi gücümü bırakmış bu paça işine yön veriyordum.Her gelenin gidenim paçalarına bakıp bir hisse  çıkarmaya çalışıyordum.
      Normal yaşlıların pantalon  paçaları nasıl yapıldıysa,yapıldığı gibi kalmıştı. Hala özellikleri duruşlarından belliydi.
       Yalnız,başka günlerde camiden çıkarken,cami cemaatinin durumları dikkatimi çekmişti. Cami cemaatinin  çoğu yaşlı başlı insanlardı. Bunların öncelikle giydikleri patalonların bir çoğu,  uzun zamanlı giyilmiş, ve paçaları aynen benimki gibi ekseri yere değenler  vardı. yerleri süpürenlerde cinsinden olanlar  hiçte  gözden kaçmıyordu.
   Bu kez düşüncelerimi bu ihtiyar cemaatin durumlarına  ilgilenmeye başla- dım. Hatta bu cemaatimizin  bir çoğunu uzun süredir de tanıyordum. Bu kişile- rin öz geçmişlerini  düşünüp hatırlamaya çalışıyordum.
   Hele,  yaşlı emmilerin biraz daha terli toplu iken giyimlerini düşündüğüm de, gerçekten giyimlerinde yabana atılacak halleri yoktu. Giyimleri temizdi. Giyimlerine toz kondurmayacak kadar titizlerdi.Üstelik giydiklerielbiselerin  bir çoğunun ki malı  kumaşdı.Hem de çok bakımlıydılar.
Bu gün göründüğü kadar, bir çoğu yıpranmışlığı eşkare belli oluyordu.Üstelik eskisi kadar bakımı da yoktu. Bir de paçaları gerçekten yere değenleri bir yana, yerleri süpürenlerde mevcuttu.
   Ha bunun bir sebebi olmalıydı.Her işimi gücümü bırakmış bunu düşünüyor- dum.  Hatta bir iki kişiye bunun ne gibi sebebi olabilir diyede soru sual eyle- dim ama pek yeterli bir cevap alamadım.
   Ve,uzun bir zaman  düşünürken  aklıma ilk gelen şey, gördüğüm bu cema- atin çoğunun  yaşlanmış insanlardı. Haa demek oluyor ki,biz insanoğlu, yaş- landıkça, büyüme içinde değil de,küçülme devresine girmiş buluyoruz. Zira bütün vucut azaları,eski gençlik yıllarında ki özellikleri yitirmek üzereler. Yitirilen bu özellikler,şimdi küçülme dönemine girmekte.Ve bu anda da insan küçülürken de,giyimleri gözle görünür bir şekilde bedenlerine ya bol geliyor,ya paçaları yerleri süpürüyordu.Hatta bazılarının pantalonları baldır ve kaval kemikleri civarında  bir nevi buruşuk haline gelip yığılma meydana getiriyorlar- dı..
   Bir misal olacak olursa,insanın yaşlılık halinin ilk başlangıcı,sonbahar mev- simi olmalıydı. Bu sonbahar bir yaşlı için ne kadar zamanlı olurdu,onu ancak bizleri yaratan bilirdi. Bu  sonbaharın ardı kış mevsimi değilmiydi. Elbette, işte bu gördüğüm insanların yaşlıları kimi güzü   kimi sonbaharı, kimi de ama uzun,  ama kısa kışı yaşayacaklar ve sonrası,  geldiği kara yere döneceklerdi.
   Demek oluyor ki, insan oğlunun belirli zamanlarda ki yaşamı ne olursa olsun bir gün nasıl küçük olarak dünyaya teşrif ettilerse,gene küçülerek  RAB'larine geri dönecekler her halde. Dönüş elbette mecburdu.Duraklama kalma diye bir imkanı veya bir  fırsatı da yoktu.
   Ama son zamanlarını,küçülerek eski gücünü eski dirayetini yitirenler,her bir adım miadına bir adım yaklaştığını  kanıtıydı.

                                                                                                   18-01-2017